T24 Haber Merkezi
Aile Doktorları Dernekleri Federasyonu (AHEF) Lideri Dr. Türkü Yağmur Nehir, aile sıhhati merkezlerinde (ASM) şiddetin en kıymetli nedeninin “raporlar” olduğuna işaret etti. Irmak, “Aile doktorları yalnızca yetkili ve ehil olduğu tıbbi süreçlerden sorumlu tutulmalı. Sıhhat raporu vermek aile doktorunun işi olmamalı” dedi.
AHEF Lideri Dr. Türkü Yağmur Nehir, aile hekimliklerinde yaşanan “rapor” çıkmazını Cumhuriyet’ten Merve Kılıç’a konuştu. Aile sıhhati merkezlerinde sıhhat rapor süreçlerinin günlük poliklinik müracaatlarında önemli bir hisse oluşturduğu ve sıhhat hizmeti işleyişinin randımanını de engellemeye başladığının altını çizen Irmak, “Aile tabipleri 400 civarında farklı rapor talebi ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Birçok sıhhat raporu talebinde raporun nasıl verileceği ile ilgili bir standart bulunmamaktadır. Standardı bulunan raporlarda ise raporu isteyen kurum kaynaklı standart formattan sapmalar olmakta, kurumlara nazaran değişen rapor örnekleri işleyişin kurumsallığını ve resmi kıymetini azaltmaktadır” dedi.
Nehir, farklı formatta ve farklı tarzda talep edilen raporların, işleyişteki standardı bozduğu üzere yöntemsiz taleplerin önünü açtığını vurgulayarak şöyle konuştu:
“Raporu hukuka uygun olmadığı için tanzim etmeyen tabip arkadaşlarımı, haklı olmalarına karşın raporunu alamayan birtakım şahıslarca şiddete maruz bırakılmaktadır. Sıhhat Bakanlığı’nın yayımlamış olduğu genelgelerin dışında birçok farklı kurum kendi isteklerine uyarlanmış rapor talebinde bulunabilmekte bu da sıhhat raporlarında olması gereken standartların dışına çıkılmasına yol açmaktadır.”
Sağlık raporlarının tıbbın alanı olduğunu ve hangi alanlarda, hangi sıhhat raporlarının gerektiğinin sınırlarının yalnızca Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Irmak, “Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği sıhhat raporlarında da rapor tipine nazaran tıbbi bir muayene algoritması olmaması, verilecek raporun hangi standarda nazaran verileceği konusunda çelişkiler yaratmaktadır. Birinci basamakta verilebilecek raporların bilimsel bir kıymetlendirme sonucunda uygunluğu belirlenip, verilecek raporlara has algoritmalar oluşturulmalıdır. Mevzuatta hâlâ yer alan aile sıhhati merkezlerinin tıbbi donanımına uygun olmayan raporların var olması ve gelen taleplere her tabibin hastaneye sevk ederek süreçleri tamamlamak zorunda kalması, hastalarda gerilime neden olarak şiddeti körüklemektedir” diye konuştu.
“Sağlık raporu vermek aile doktorunun işi olmamalı”
Zaman vakit rapor taleplerinin kayıtlı olmayan konuk hastalardan geldiğini söyleyen Irmak, “Bu süreçlerin yapılmasının mümkün olmaması da işleyişte sorun yaratmaktadır. Bir an evvel gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılmalı ve öteki kurumların bize müdahale etmesinin önüne geçilmelidir” değerlendirmesinde bulundu.
Nehir sıhhat raporu vermenin aile tabiplerinin olmaması gerektiğini söyledi:
“Sağlık raporlarının ASM’lerde düzenlenmesi, aile doktorlarının asli vazifelerinden uzaklaşmasına da neden olmaktadır. Sıhhat raporlarının tabir yerindeyse ‘sadece imzalanacak kolay bir evrak’ olarak görülmesi ve aile sıhhati merkezlerinin tıbbi donanımını görmezden gelerek aile tabipleri üzerinden süreçlerin yaptırılmaya çalışılması; aile hekimliğinde gerçekleşen sıhhatte şiddetin değerli sebeplerinden biridir. Aile doktorları yalnızca yetkili ve uzman olduğu tıbbi süreçlerden sorumlu tutulmalı. Sıhhat raporu vermek aile doktorunun işi olmamalı.”